24 Haziran 2011 Cuma

Galatasaray'da Markalaşma Telaşı ve Yeniden Yapılanma

























90'lı yılların sonu 2000'li yılların başında Galatasaray olmak çok keyifliydi ama bir o kadar da sıkıntılı. Galatasaray geçen o benzerine ender rastlanacak senelerde markalaştı, bir kültür oturttu, Avrupa'da söz sahibi oldu. 2002'den sonra Avrupa'da pek de adı sanı duyulmayan Galatasaray kulüp olarak marka haline geldiyse de son yıllarda oyuncu anlamında markalaşma çabaları hep sonuçsuz kaldı. Gelen yetenekli ama sorunlu oyuncular, takımdaki ruh yoksunluğu hepsi tuz biber oldu ve Galatasaray bu markalarını tek tek kaybetti.

Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Şu an ki Galatasaray kadrosunda kaç tane markalaşmış Türk oyuncu kaç tane Yabancı oyuncu var? Benim aklıma ilk gelenleri söyleyeyim; Arda ve Baros. Eğer reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla ilerleyip nicelerini markadan sayarsanız orasını bilemem.

Galatasaray'ın 90'ların sonlarındaki başarılarına zemin hazırlamış üç ana unsur vardır bana sorarsanız. Kaliteli, tecrübeli ama futbol oynamaya aç yabancı futbolcular. Mücadele etmeye elverişli yetenekli bir yerli oyuncu grubu. Sonuncusu ise Fatih Terim. Terim eski Terim mi bilinmez orasını zaman gösterir. Anlatmaya çalıştığım şey aslında Galatasaray'ın Drogba-Forlan gibi süperstarların peşinden koşmasının sebebi takımın daha kısa zamanda eski marka gücüne kavuşmasını sağlamak. Olası bir yıldız forvet transferiyle birlikte reyes-ujfalusi-selçuk-ceyhun ve belki daha fazlasıyla Fatih Hoca'ya (bu takımı marka haline getiren teknik adamın) bunu tekrar gerçekleştirmesi için bir imkan yaratılacak. Galatasaray'ın fazla sabrı kalmadı ancak bu sezon Fatih Hoca önderliğinde kenetlenecek olası güçlü bir kadro sadece 2 kulvara konsantre olarak Avrupa'da yıpranan rakiplerinin aksine ligi sürklase edebilir. Kilit nokta transferlerin bir an önce bitip takımın kamp dönemini birlikte geçirmesi. Transfer döneminin son gününde gelecek bir Ronaldo'nun dahi Galatasaray'a faydalı olacağını sanmıyorum. Galatasaray'ın tekrar ayağa kalkması için gereken ilk adım: Takım olmak! 
23 Haziran 2011 Perşembe

The Copa Santander Libertadores de América



Copa Libertadores'te 4. kez final oynayan Neymar'lı Santos, Pele'li kadrosuyla 1962 ve 1963'te gelen şampiyonlukların ardından Copa Libertadores'i 3. kez müzesine götürerek 48 yıllık hasrete son verdi.


20 Haziran 2011 Pazartesi

Tomáš Ujfaluši "The Gladiator"


Thomas Ujfalusi, gençliğini geride bırakmış ancak futbola doymayan adam...

Sigma Olomuc altyapısında yetişen; Hamburg, Fiorentina, Atletico Madrid formaları giymiş bir kaptandan bahsediyoruz, Kaptan Gladyatör'den...

Çek Cumhuriyeti Milli Takımında 2001-2009 yılları arasında tam 78 kere forma giyen kaptan 2009 senesi Nisan ayında Çek Cumuhuriyeti'nin Slovakya'ya mağlup olduğu maçtan sonra arkadaşlarıyla restauranta gittiği için eleştirildi, o da milli takımı bıraktı.

Atletico Madrid'de geçirdiği son 3 senesinde hiç bir sezon 42 maçın altında oynamadı. İstikrar abidesi...

Sahada lider, sert ama kırıcı asla değildi! 

"Kasap değil Sert"
Herkes onu 19 Eylül 2010'da Messi'nin ayağını kırmaya teşebbüsten hatırlar ama o kariyeri boyunca çıktığı 425 maçta sadece 5. kırmızı kartıydı. Lugano'yla kıyaslıyorlar madem hemen o rakamı da verelim. Lugano, kariyeri boyunca oynadığı 224 maçta 6 kez kızardı.. 



Son bir not: Transferin ardından basında paylaşılan bu fotoğraflar çok yadırgandı ama fotoğraftaki bayan o zamanlar Ujfalusi'nin eşiydi..
18 Haziran 2011 Cumartesi

"Trabzonspor 2010-2011" Necip Emre Yılmaz Resim Sergisi


Geride kalan sezonun ruhunu sizlerde hissedin..

27 yıl aradan sonra bu kadar yaklaşılmış ve hakkedilmiş şampiyonluğun resme döküldüğü ve unutulmayacak bu tarihi sezonun Necip Emre Yılmaz’ın fırçasıyla anlatımından oluşan harika bir sergi. Futbolcuların, yöneticilerin ve başkanın katılımıyla renklendirecekleri bu sergiye sizleride bekleriz..



23 Haziran 16.00'da Trabzon Varlıbaş Atapark AVM


Necip Emre Yılmaz

Forlan gibi ama değil gibi de...


Diego Forlan'ı en çok Man. Utd'dan hatırlarım. Kaçırdığı inanılmaz goller, son vuruşlardaki beceriksizliği aklımda kalan en büyük özellikleri aslına bakarsanız. Ne olduysa Forlan Villareal'e ardından Atletico Madrid'e geçince oldu. Beceriksiz Uruguay'lı sanki sihirli değnek değmiş gibi gol makinasına dönüştü. 22 yaşında İngiltere'nin yolunu tutan oyuncu 26'sından sonra parladı. İngiltere'de gol atamaması nedeniyle alay konusu olan Forlan, İspanya'da şov yapar oldu. Yıldız oyuncu son dünya kupası'nda da gol krallığını kazandı.

Bugünlerde 32 yaşında olan oyuncuyla görüşmelere başlandığı, Galatasaray tarafından borsaya bildirildi. Tabii Reyes ve Ujfalusi ile birlikte. Bu 3 oyuncunun ligimize katacağı değer ve Galatasaray'ı ayağa kaldırması oldukça güçlü bir olasılık. Galatasaray için artık tek eksik olan ıslak imzalar...

Sporx.com Yazıları

Twitter


Blogger tarafından desteklenmektedir.

İLETİŞİM